Türkiye Maarif Vakfı’nda ‘Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz’ Paneli

Türkiye Maarif Vakfı’nda “Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz” Paneli

Türkiye Maarif Vakfı'nda

Türkiye Maarif Vakfı genel merkezinde düzenlenen “Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz” paneline, Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, AA Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Özkır, araştırmacı İhsan Aktaş, 15 Temmuz şehidi Onur Ayanoğlu’nun kardeşi Oğuz Ayanoğlu ve şehidin babası İhsan Ayanoğlu katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Akgün, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin 8. yılı dolayısıyla bir araya geldiklerini ifade ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla harekete geçen halkın gösterdiği direnişin o geceyi tarihe kazandırdığını vurguladı. Akgün, FETÖ ile mücadelenin hala devam ettiğine dikkat çekerek, “Türkiye Maarif Vakfı, FETÖ’nün yurtdışındaki okullarını milletimize kazandırmak adına önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Ancak FETÖ’nün yeniden dirilme girişimleri gündemimizde. Bu nedenle bilinçli ve dikkatli olmalıyız. 15 Temmuz anma törenleri, bu bilinci diri tutmak ve geçmişi unutmamak açısından büyük önem taşıyor. Geçmişten ders almazsak benzer hataları tekrar yaşama tehlikesi ile karşı karşıya kalırız. Bu millet, gerektiğinde tekrar harekete geçecektir.” şeklinde konuştu.

Türkiye Maarif Vakfı'nda 'Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz' Paneli

Panelde söz alan AA Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Özkır, şu anda Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede etkin kurumların altında bulunmanın önemine vurgu yaptı. Darbe girişiminin üzerinden geçen 8 yılı soğukkanlı bir şekilde değerlendirmek gerektiğini belirten Özkır, “FETÖ’nün püskürtülmesi, Türk siyasal hayatı açısından bizim alnımıza şerefli bir ifade olarak yazılacak. Darbeyi püskürtmek, dünya demokrasi tarihinde nadir görülen bir başarıdır ve Türkiye’nin oluşturduğu bir modeldir. Yakın dönemde başka bir darbe girişiminde, Türkiye’nin modelinden ilham alınarak halk sokağa çağrıldı ve darbeye direnildi.” dedi.

“Bu, Tüm Riskleri Göze Alarak Yapılan Bir Hareket”

Özkır, darbenin püskürtülmesinin en önemli sebebinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği olduğunu vurgulayarak, “NBC televizyonu ve bazı yabancı yayın organları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya ya da Amerika’ya kaçtığına dair haberler yapmaya başlamıştı. Oysa Erdoğan, Marmaris’ten İstanbul’a gitme kararı aldı ve milleti meydanlara çağırdı. Bu, tüm riskleri göze alarak yapılan bir harekettir.” şeklinde konuştu. Darbe gecesi kendisinin de Saraçhane’ye gittiğini anlatan Özkır, “Orada cesur gençler vardı. Yaşlı bir teyze, ‘Adnan Menderes’i savunamamış bir kuşağız. Bu yüzden Tayyip Erdoğan’ı yedirmemek için buradayız.’ dedi.” ifadesini kullandı.

Bu durumun, milli iradenin korunması açısından önemli bir gösterge olduğunun altını çizen Özkır, “Bu siyasi ve toplumsal yaklaşım, milli iradenin korunması açısından çok önemlidir. Türkiye üzerine yazılan ve on yıllardır dile getirilen, ‘Türkiye’de demokrasi bir hikayeden ibarettir. Seçimler yapılır ama millet siyasi iradesine sahip çıkmaz.’ gibi iddiaları yalanlamıştır. Gördük ki Türkiye’de siyasi irade, kendisine verilen yetkiye sahip çıkıyor ve cesurca davranıyor. Aynı şekilde, ona oy veren insanlar da sokaklara çıkıp kendi haklarını ve iradelerini savunuyorlar. Bu iki faktör, Türk siyasal hayatı açısından büyük bir değişimin ve dönüşümün mihenk taşıdır. Eğer gelecekte benzer girişimler olursa, bu durumu hatırlayacaklarına inanıyorum.” dedi.

Özkır, Türk siyasal hayatında darbe tehlikesinin geçtiğini düşünmediğini ifade ederek, “27 Mayıs darbesinin zehirlediği bir zihin dünyası var. Bu zihniyetin etkisi altında olan gruplar ve kişiler hala mevcut. Demokrasi ve milli iradeyi savunmak için adımlar atılıyor ancak bu virüsün varlığını unutmamak lazım.” dedi. 15 Temmuz’un püskürtülmesinde vatansever askerlerin ve polislerin rolünün yanı sıra, medyanın da siyasi iradeden yana tavır almasının darbenin püskürtülmesinde büyük bir etki yarattığını söyledi. Özkır, “Bu, Türkiye’nin demokrasisi ve milli iradesi için önemli bir dönüm noktasıdır. Medyanın oynadığı rol, dijital içeriklerin toplumda bir duygu seli oluşturmasına da katkı sağladı.” diye ekledi.

Türkiye Maarif Vakfı'nda 'Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz' Paneli

Araştırmacı İhsan Aktaş, FETÖ’nün çıkış noktasının dini yaşam üzerindeki baskılara karşı bir tepki olarak başladığını belirtti. Çocuk yaşlarda bile FETÖ’nün organizasyonunun diğer dini gruplardan farklı olduğunu anladığını ifade eden Aktaş, örgütün iki yüzyıllık İngiliz ve Amerikan müktesebatını kullandığını, bu müktesebatın din ve tarikat kurma stratejilerinden beslendiğini vurgulayarak, “FETÖ, Haricilikten İhvan modeline kadar birçok örgüt felsefesini sofistike bir şekilde kullandı.” dedi.

Türkiye Maarif Vakfı'nda 'Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz' Paneli

15 Temmuz darbe girişimi sırasında halkın gösterdiği direnişi değerlendiren Aktaş, “O gece Türkiye’nin her yerinde insanlar sokağa çıkarak darbe girişimine karşı koydu. Bu, milletin tarihten gelen devletsiz kalmama arzusunun bir yansımasıdır.” diye konuştu. FETÖ’nün darbe girişiminin devletin bütününü ele geçirme ve iç savaş çıkarma girişimi olduğunu belirten Aktaş, araştırmalarında halkın yüzde 95’inin Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumundan memnun olduğunu kaydederek, “Bu, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri en yüksek memnuniyet oranıdır.” dedi.

15 Temmuz Gazisi Oğuz Ayanoğlu O Geceyi Anlattı

15 Temmuz gazisi Oğuz Ayanoğlu, panelde o gece yaşadıklarını şu sözlerle aktardı: “İşten gelirken metrobüslerin kapalı olduğunu öğrendim ve Üsküdar üzerinden eve gitmeye çalıştım. Kısıklı’ya doğru giderken köprüde askerleri ve polisleri gördüm. Darbe girişimi olduğunu sosyal medyadan ve arkadaşlarımdan öğrendim. Cumhurbaşkanı’na destek olmak için arkadaşlarımla Kısıklı’ya gittik. Kısıklı’da toplanan kalabalık, Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından sonra daha da arttı. Kalabalık içinden köprüdeki insanlara yardım etmek isteyenler olduğunu duyduk ve arkadaşlarımla köprüye gitmeye karar verdik. Kardeşim Onur’un köprüde olduğunu öğrendim ve telaşlandım. Köprüye vardığımda Onur yaralılara yardım ediyordu. İkimiz de ateş altında kaldık ve ben vuruldum. Onur, sırtından vurularak şehit oldu. Yaralı halde sürünerek kendimi güvenli bir yere taşıdım ve hastaneye götürüldüm. Hastanede Onur’un şehit olduğunu 5 gün sonra öğrendim. Onur’un cenazesine katılamadım. Hastanede 33 gün yattım, iyileşme sürecim yaklaşık 5 ay sürdü.”

Türkiye Maarif Vakfı'nda 'Bir Vatanseverlik Destanı: 15 Temmuz' Paneli

“Allah O Gece Çanakkale Ruhunu Bize Tekrar Yaşattı”

Şehidin babası İhsan Ayanoğlu, darbe gecesi evde otururken televizyondaki alt yazılardan bir şeylerin ters gittiğini anladıklarını söyledi. İhsan Ayanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocuklarımla sürekli iletişim halindeydim. Onur ve kardeşiyle birkaç kez konuştuk. Şarjları bitmişti, onları Kısıklı’da buldum. Orada büyük bir kalabalık vardı. Şarj cihazlarını verdim ve biraz şakalaştık. Köprüdeki durumu duyunca oraya gitmeye karar verdik. Köprüye doğru ilerlerken silah sesleri duymaya başladık. Herkes yere yatmıştı. Oğlum Onur’u aradım, gişelerin altında olduklarını söyledi. O anda içimde büyük bir korku vardı ama geri dönmedim. Tekrar Onur’u aradığımda başka biri açtı ve Onur’un vurulduğunu öğrendim. Hemen Başkent Hastanesi’ne gittim. Onur morgdaydı, diğer oğlum da ameliyattaydı. O geceyi Türk filmlerine benzetiyorum. Başlarda zor, sonunda mutlu biten bir hikaye gibi. Allah o gece Çanakkale ruhunu bize tekrar yaşattı ve darbe girişimini engelledik. Çocuklarım ve milletimle gurur duyuyorum. Allah bir daha böyle ağır bir imtihan yaşatmasın.”

Ayrıca Kontrol Edin

Milli Savunma Bakanı’nın Mezuniyet Töreni

Milli Savunma Bakanı'nın Mezuniyet Töreni, ulusal savunma alanındaki liderlerin bir araya geldiği, genç yeteneklerin yetiştiği ve geleceğin kahramanlarının onurlandırıldığı özel bir etkinliktir. Detaylar için tıklayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir