Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Güler Kalay, ABD Başkanı Joe Biden’ın 5 Kasım’da yapılacak seçimler için adaylıktan çekilmesine dair değerlendirmelerde bulundu. Biden’ın bu kararının, Amerikan seçimlerinin Türk dış politikasına olan etkilerini nasıl şekillendirebileceğini ele aldı.
Küresel Politikada Yumuşama Beklentisi Güçlendi
Dr. Kalay, Biden’ın adaylıktan çekilmesinin sonuçlarına dair beklentilere dikkat çekerek, “Bölgesel vekalet savaşları ve III. Dünya Savaşı riski ile ilgili endişeler artarken, 2024 Amerikan Başkanlık Seçiminin sonucunun ABD Dış Politikasında radikal bir dönüşüme ya da küresel politikadaki sert rekabette bir yumuşamaya yol açma beklentisi, Biden’ın bu gibi bir karar almasıyla daha da güçlendi.” dedi. Soğuk Savaş sonrası Amerikan dış politikasını incelediğimizde, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin genel eğilimlerinin belirleyici bir fark yaratmadığını vurguladı.
Temel Farklar Yok
Dr. Kalay, G.W. Bush’tan sonra radikal söylemlerle seçim sürecini yöneten Barack Obama’nın da temelde büyük bir değişiklik yaratmadığını ifade ederek, “Trump’ın ilk döneminde de Amerikan Ulusal Güvenlik kurumunun özerk olarak dış politikada karar alma yetkilerinde bir dönüşüm yaşanmadı. Bu nedenle, özellikle Post-Sovyet döneminde Amerikan dış politikasının eğilimi, hegemonyasını sürdürme, ekonomik krizleri yönetme ve askeri gücünü stratejik olarak kullanma çerçevesinde şekillendi.” şeklinde konuştu.
Beyaz Saray’daki Başkanlık Koltuğunun Dış Politika Üzerindeki Etkisi
“Kasım 2024 seçimleri sonucunda Beyaz Saray’daki başkanlık koltuğuna kimin oturacağının Amerikan dış politikasında büyük bir değişim yaratacağını düşünmüyorum.” diyen Dr. Kalay, Biden’ın “America came back – Amerika geri döndü” ifadesiyle, Amerikan silah sanayiinin desteklediği bir aday olarak sert dış politika adımları atılacağının işaretini verdiğini hatırlattı.
Ukrayna’da Büyük Yenilgi Olasılığı
Dr. Kalay, “Bugün yeni bir dünya savaşı olasılığını gündeme getiren bölgesel krizler – Ukrayna, İsrail, Tayvan – Amerikan dış politikasıyla doğrudan bağlantılı. Yakın tarihe bakıldığında, Amerikan dış politikasının Irak ve Afganistan’da uğradığı hezimetleri hatırlamak gerekir. Amerikan askeri gücü orada uzun yıllar varlık gösterse de hegemonik güç olarak yenilgiye uğramıştır. Ukrayna’daki durumun da ABD için çok daha büyük bir yenilgi potansiyeli taşıdığını öngörüyorum.” dedi.
Washington’un Savaş Destekleme Eğilimi
Amerikan askeri gücünün karşısında, Afgan Taliban’ı veya Irak’tan çok daha güçlü bir Rusya’nın bulunduğunu anlatan Dr. Kalay, “Ukrayna’ya sağlanan on milyarlarca dolarlık maddi ve askeri yardım, Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlara rağmen sonuç vermiyor. Ukrayna, güç ve dış destek kaybediyor. Orta Doğu’daki potansiyel bir bölgesel savaş ve Tayvan ile yaşanan gerginlik, ABD’nin Ukrayna’da bir çıkmaza sürüklenmesine neden oluyor. Trump, Ukrayna’daki savaşı sonlandıracağını vaat etse de Washington’un savaşın sürmesini destekleyeceğini düşünüyorum.” dedi.
Biden’ın Seçimden Çekilmesine Kremlin’in Yorumu
Kremlin’in Biden’ın seçimden çekilmesiyle ilgili yorumunun ‘sabırlı olmak ve gelişmeleri dikkatle izlemek’ şeklinde olduğunu da vurgulayan Dr. Kalay, “Kremlin’in Biden’ı daha öngörülebilir bir aday olarak görmesi, Trump’ın seçim vaatlerine duyduğu güvensizliği gösteriyor. Nihayetinde Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu çerçevesinde ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında büyük farklar olmadığını görebiliriz.” dedi.
İsrail Karşıtlığının Amerikan Kamuoyunda Sorun Olması
Orta Doğu’daki genişleyen süreç ve Amerikan kamuoyundaki İsrail karşıtlığına da değinen Dr. Kalay, “Washington, Çin ile olan rekabette Tayvan konusuna ağırlık vermeye başladı.” ifadesini kullandı.
Amerikan Seçimlerinin Türk Dış Politikasına Etkisi
Amerika’nın yeni başkanının kim olacağı ve bunun Türkiye-Amerika ilişkilerine nasıl yansıyacağına dair Dr. Kalay, “Küresel jeopolitik ve jeoekonomik konjonktüre bağlı olarak, Demokratların adayı ya da Trump’ın büyük bir değişim yaratacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını Amerikan müttefikliğinin üstünde tutma kararlılığı ve savunma sanayiindeki önemli atılımlar, Türk-Amerikan ilişkilerinde belirgin bir soğukluğa yol açtı.” şeklinde konuştu.
PKK/YPG ile İlişkiler ve Fetullah Gülen’e Destek
Dr. Kalay, “Washington’un PKK/YPG ile olan iş birliği ve Fetullah Gülen’e karşı süren desteği, Türk kamuoyunda Amerikan rüyasından kopuşa neden oluyor. Bu nedenle önümüzdeki Beyaz Saray seçimlerinin Türkiye’nin Amerikan dış politikasında büyük bir değişime yol açacağını düşünmüyorum. Türkiye, jeostratejik olarak Amerika için önemli bir bölge ve müttefik. Türk dış politikası, bu farkındalıkla hareket ediyor.” dedi.
Amerikan Dış Politikasında Radikal Değişim Beklemek Zor
Dr. Kalay, Cumhuriyetçilerin adayı Trump’ın, küresel dış politikasında Demokratlara göre daha ılımlı bir yaklaşım sergileyebileceğini, ancak bu adımlarının Beyaz Saray’daki askeri, ekonomik ve bürokratik elitlerden ne kadar bağımsız olabileceğinin asıl mesele olduğunu belirtti. “Dolayısıyla, Amerikan dış politikasındaki genel eğilim ve Türkiye ile olan ilişkilerinde radikal bir değişim öngörmek zor. Türkiye ile Amerika ilişkilerinde belirleyici olan aktör Ankara’dır.” dedi.
Trump’ın Yol Haritasına Pragmatist Yaklaşım
Dr. Kalay, Washington’un Türkiye’nin Yunanistan, Kıbrıs, Ermenistan ve İsrail meselelerine olan yaklaşımında büyük bir farklılık beklemediğini, ancak Cumhuriyetçilerin kazanması durumunda Ankara’nın, Trump’ın çizeceği yol haritasına pragmatist bir yaklaşım sergileyeceğini düşündüğünü belirtti.
Kremlin’in İhtiyatlı Davranışı
Türkiye’nin, küresel çatışma bölgelerine olan yakınlığı nedeniyle, siyasal, ekonomik ve sosyolojik olarak doğrudan etkilenen bir konumda olduğunu vurgulayan Dr. Kalay, “Dolayısıyla bu sıcak çatışmaların gelişimiyle doğrudan ilgilenilmesi gerekiyor. Trump’ın seçilme ihtimaline dair görüşler, Ukrayna ve İsrail meselelerinde iyimser beklentileri arttırıyor; ancak Kremlin, Ukrayna’da belirlediği hedeflerden vazgeçmeyecek.” dedi.
İsrail-Filistin Çatışması ve Ankara-Washington İlişkileri
İsrail-Filistin çatışması bağlamında da değerlendirmelerde bulunan Dr. Kalay, “İki ülkenin bu çatışmaya farklı yaklaşımı dolaylı olarak bölgesel ve küresel dış politikalarında ayrışmaya neden olarak ‘müttefiklik’ bağlamında soğukluk yaratmaya devam edecektir.” dedi.